Samimi insanların Allah (cc)'ın dinine hizmet etme amacıyla Ebu sa ide verdikleri paraları kişisel çıkarları uğruna harcarken hiç Allah (cc)'ı ve ahiret gününü düşünmedi.
Arabların gönderdiği paralarla Ümraniye'de vakıf amaçlı olarak satın aldığını dairenin zimmetini tapu kayıtlarında "Bu para bana geldi, ben olmasaydım arablar bu parayı size göndermeyecekti" gibi basit bir gerekçe ile üzerine kayd ettirmek istedi. İleriye dönük hesabları belliydi. Ve bu hesablarının arasında tek olmayan şey Allah (cc) rızası idi. Ümraniye'deki arkadaşlar Ebu sa id i kısmen tanıyorlardı, bu vesileyle de daha iyi tanımış oldular ve uyanık davranarak dairenin mülkiyetini Ebu sa ide kaptırmadılar.
Bu ahlakın yüzünden daha önce kader birliği yaptığı ve aynı akideyi paylaştığı insanlar Ebu sa id i terk etti. Avrupa'dan Türkiye'ye yıllık izine geldiklerinde bile Ebu sa id i görmek istemiyorlar şimdi. Bunu Ebu sa id e söylediğimde inkar etti. Ve bana "Daha ben onların imamlarını yeni tayin edip Türkiye'ye döndüm" diye yalan söyledi. Arablar saf insanlar. Fıtrat olarak mı bilemiyorum bir kimseye bağlandılar mı bir daha bırakmazlar. Bu yüzden Ebu sa id le olan ilişkilerini sürdürüyorlar. Ebu sa id in emanet paralar üzerindeki şahsi tasarrufunu bilmediklerinden dolayı da ilişkilerini kesmiyorlar.